8 Haziran 2012 Cuma

Yapay Kemik İliği

Kemik iliği, vücutta kırmızı ve beyaz kan hücrelerinin periyodik olarak üretildiği yerdir. Bilim insanları kemik iliğini laboratuarda üretmeyi başardılar. Bu gelişme daha kolay ilaç testlerinin, daha detaylı bağışıklık sistemi araştırmalarının ve yapay kan nakillerinin önünü açıyor.

Araştırmacılar, yapay maddenin, vücuttaki kemik iliği hücrelerinin büyüdüğü dokulara benzetilerek yapılmış üç boyutlu bir destek yapı üzerinde büyütüldüğünü söylüyor.  Yapay madde vücut içerisine yerleştirilmek üzere hazırlanmamış, deney tüplerinde çalışacak şekilde tasarlanmış.

Araştırmacılar yapay iliğin, gerçek kemik iliğinin fonksiyonlarından temel olan ikisini yapabildiğini belirtiyorlar: Yapay doku, kan kök hücrelerini kopyalayarak çoğaltıyor ve B hücreleri (bir tür lenfosit (akyuvar) hücresi, üretiyor. Kan kök hücresi, kan hücreleri ve diğer tür hücrelerden bazılarını çoğaltırlar. B hücreleri bağışıklık sistemimiz için önemli hücrelerdir, ürettikleri antikorlarla hastalıklara karşı savaşırlar.

Kanser tedavisinde kullanılan ilaçlar, vücuttaki kemik iliğinin işlevlerini bastırarak hastanın vücudunu enfeksiyonlara açık hale getirirler. İlaç geliştirme ve yan etkileri tespit edebilme süreçleri yapay kemik iliği sayesinde geliştirilebilecek.  Bilim insanları kanser tedavisi için geliştirilen ilaçları yapay kemik iliği üzerinde önceden deneyerek etkilerini görebileceklerini söylüyorlar.


Derleyen: Özden Hanoğlu
Kaynak: http://www.sciencedaily.com/releases/2008/12/081222221558.htm

30 Nisan 2012 Pazartesi

Depresyon için bilgisayar oyunu geliştirildi

      Yeni Zelanda'daki Auckland Üniversite, depresyonla mücadele için bir oyun geliştirdi. 3 boyutlu 'Sparx' adlı oyunda kendine benzeyen karakterler seçen oyuncunun rahatlama yollarını keşfetmesi amaçlanıyor.


   Yedi aşamalı oyunda oyuncunun "Karanlık" adı verilen ve olumsuz düşünceleri temsil eden küçük sinekleri öldürmesi, "Volkan" bölümünde ejderhaların sorularına cevap vererek öfke gibi yoğun duyguları kontrol etmeyi öğrenmesi, son olarak da keyifsizliğini tanımlaması ve dışarıdan ne zaman yardım alacağını öğrenmesi hedefleniyor.Bilimadamları ortalama 15 yaşındaki 168 gencin katılımıyla oyunun etkinliğini test etti.Gençler iki eşit gruba ayrıldı. İlk gruptakiler 4-7 hafta oyunu oynadı. Diğer gruptakiler ise 5 kez psikologla görüştü. Üç ayın sonunda oyunu oynayanların yüzde 44'ü depresyondan tamamen kurtuldu.Araştırma sonuçları İngiliz Tıp Dergisi'nde yayımlandı.Konuya ilişkin makale Fransız Le Figaro gazetesinin internet sitesinde de yer alıyor.

7 Nisan 2012 Cumartesi

Spor yapmak DNA’yı etkiliyor


  Cell Metabolism dergisinde yayınlanan çalışmada DNA`daki metil gruplarının değişimi sadece egzersiz yapmakla değil gün içerisinde çeşitli aktivitelerle de değiştiği vurgulanıyor. Örneğin, yüksek dozdaki kafein`nin egzersiz yaparken metabolik genlerde oluşan değişikliğe benzer değişikliklere yol açtığı gözlemlenmiş.
asas

Egzersiz yapmanın DNA metilasyonunda ekili olduğu düşünülüyor
 DNA`daki metil grubu değişiklikleri, protein sentezini önemli ölçüde etkilemekte. Stockhlom Karaloniska Enstitusunde Juleen Zierath ve çalışma arkadaşları egzersiz sonrası kaslardan alınan biyopsi örneklerini incelediklerinde, enerji metabolizmasından sorumlu olan genlerin( PGC-1α, PPAR-δ ve PDK4 )demetilasyona uğradıkları, metabolizma ile alakalı olmayan genlerin ise metile halde kaldıklarını gözlemlediler. Ayrıca, gen demetilasyonlarinin yapılan egzersizin yoğunluğuna göre arttığını da Juleen ve ekibi çalışmalarında rapor etmişler.
Salk Institute for Biological Studies in La Jolla, California`da Moleküler biyolog olan Ronald Evans; Juleen ve ekibinin yapmış olduğu bu çalışmanın, kas hücreleri veya yağ hücreleri gibi yetişkin hücrelere farklılaşmış hücrelerde genellikle metilasyonun sabit kaldığı kanısını da değiştirdiğini düşünüyor.
Zierath, DNA`nın özellikle promotor bölgesindeki yoğun metilasyonların gen ekspresyonlarında kontrol düğmesi gibi rol aldığını ve doğal olarak protein sentezini etkilediklerini ifade ediyor. Bu yaptıkları çalışmada da enerji metabolizmasından sorumlu genlerin ekspresyonlarının artığını ama halen bunların nasıl oluyor da demitalasyona uğradıklarını tam olarak aydınlatamadıklarını belirtiyor.
 Buna benzer şekilde gün içerisinde fazla alınan kafeinin de kas hücrelerinde bulunan sakroplazmik retikulumdan kalsiyum salınmasına ve muhtemelen bu kalsiyumunda hücredeki demetilasyon yollarını etkilediği düşünülüyor.

28 Mart 2012 Çarşamba

MADDENİN HALLERİ VE ISI


ISI VE SICAKLIK
*Isı; sıcaklıkları farklı iki madde arasında alınıp verilen enerjinin adıdır. Bu durumda sıcaklıkları
eşit iki madde arasında ısı aktarımı gerçekleşmez. Bu iki maddeden birinin sıcaklığının diğerinden
farklı olması hâlinde, sıcaklığı yüksek olan maddeden sıcaklığı düşük olan maddeye enerji aktarılır ve aktarılan bu enerjiye ısı adı verilir.
(Not: Isı bir enerji çeşididir, fakat sıcaklık bir enerji çeşidi değildir.)
*Aynı maddenin farklı kütleleri düşünüldüğünde, kütlesi fazla olan madde daha fazla sayıda tanecik içerir. “Maddelerin aynı sıcaklığa ulaşması için kütlesi fazla olan maddeye daha fazla ısı aktarılması gerekir.”
*Maddeyi oluşturan tanecikler çarpışarak birbirlerine enerjilerini aktardıkları için her tanecik farklı enerjiye sahip olabilir ve her çarpışmada da enerjileri değişebilir.
*Bir maddenin sıcaklığının ölçümünde o maddeyi oluşturan taneciklerin hepsi rol oynar. Taneciklerin enerjileri birbirinden farklı olduğu için sıcaklık ölçümü taneciklerin ortalama hareket enerjileri ile ilişkilidir. Taneciklerin ortalama hareket enerjilerinin göstergesi ise sıcaklık olarak adlandırılır. Sıcaklık termometre ile ölçülür. (Not: Sıcaklık termometre ile ölçülürken ısı kalorimetre kabı ile ölçülür.)
*Termometre sıcaklığı ölçülen maddelerin hangisinin hareket enerjileri ile ilgili bilgi verir. Termometrede sıcaklık 0 0 C’ yi gösterdiğinde o maddeyi oluşturan taneciklerin hareket enerjisi sıfır değildir.
*Termometrelerdeki sıvı seviyesinin yükselip alçalması, haznedeki sıvının ısındığında genleşmesi ve soğuduğunda büzülmesi ile ilgilidir.
*Bir madde ne kadar çok tanecikten oluşuyorsa toplam hareket enerjisi de o kadar fazladır. Bu durumda tanecik sayısı fazla olanlar başka bir maddeye daha çok enerji aktarabilir.(Not: O halde sıcaklık madde miktarına bağlı değilken, ısı madde miktarına bağlıdır.)
*Farklı sıcaklıklardaki iki maddeden fazla miktarda olanı daha fazla tanecik içerir ve sıcaklığı düşük olsa bile toplam hareket enerjisi daha fazla olabilir. Bu sayede, başka bir maddeye daha fazla enerji aktarabilir. (Not: Taneciklerin toplan enerjisine ısı, ortalama hareket enerjilerinin göstergesine de sıcaklık diyebiliriz.)

ENERJİ DÖNÜŞÜMÜ VE ÖZISI
*Isı bir enerji çeşidi olduğuna göre maddelerin ısınması da enerji aktarımı ile gerçekleşir.
*Bir gram maddenin sıcaklığını 1 0C arttırmak için gerekli ısı miktarına o maddenin öz ısısı denir.
*Isı birimi olan “kalori” suyun öz ısısı esas alınarak tarif edilmiştir. 1 g suyun sıcaklığını1 0C arttırmak için gerekli ısı miktarı 1 kaloridir.
*Öz ısı cal/g 0C veya J/g 0C birimleriyle ifade edilir.(1 cal=4,18 joule ise suyun öz ısısı 4,18 J/g 0C olur)
* Öz ısı madde miktarına bağlı olmayıp maddenin cinsine bağlıdır ve tüm maddeler için farklıdır. Bu yüzden öz ısı maddeler için ayırt edici bir özelliktir ve c sembolü ile gösterilir.  

MADDENİN HALLERİ VE ISI ALIŞVERİŞİ
*Maddeyi oluşturan tanecikler birbirlerine uyguladıkları çekim kuvvetleri sayesinde bir arada
durur. Bu tanecikler arasındaki çekim kuvveti çok zayıf iken zıt yüklü iyonları ve moleküldeki
atomları bir arada tutan çekim çok kuvvetlidir. Yani madde ısıtıldığında taneciklerin birbirinden
ayrılmasıyla madde hal değiştirebilir, fakat ısıtılan bir bileşik elementlerine ayrılmaz.


 *Tanecikler arasındaki çekim kuvvetinin büyüklüğü maddenin fiziksel hâlini belirler. Taneciklerin enerjisi arttığında tanecikler birbirinden uzaklaşır ve buna bağlı olarak çekim kuvveti azalır.
Bir maddede katı halden gaz hale doğru gidildikçe:
-       Tanecikler birbirinden uzaklaşır.
-       Tanecikler arasındaki çekim kuvveti azalır.(Gazlarda yok denecek kadar az)
-       Taneciklerin hareket enerjisi artar ve tanecikler hızlanır.
-       Tanecikler düzensizleşir. Şekil, hacim gibi özellikler ortadan kalkar.
*Maddeye ısı aktarıldığında taneciklerin enerjisi artacağından tanecikler arasındaki mesafe de artacak ve çekim azalacaktır.

ERİME – DONMA ve BUHARLAŞMA – YOĞUŞMA ISISI
* Katı maddeler erirken çevresinden ısı alır ve alınan ısıyı erime sıcaklığına gelmek ve tamamen erinmek için kullanırlar.
*Katı madde erimeye başladığı an sıcaklık bir süre sabit kalır, çünkü alınan ısı katının tamamen erimesi için kullanılır. Sıcaklığın sabit kaldığı bu sürede verilen ısı o maddenin erime ısısıdır.
*Erime ısısı erime sıcaklığındaki 1 gram saf katı maddeyi sıvı hâle geçiren ısıdır. Her madde için farklı olduğundan maddeler için ayırt edici bir özelliktir ve Le gösterilir. Birimi J/g dır.
* Maddenin donmak için dışarıya vermesi gereken ısıya ise donma ısısı denir. Madde donarken geçen sürede sıcaklık yine sabit kalır. Madde erimek için aldığı ısı ne kadarsa, donmak için aynı ısıyı geri vermek zorundadır: Bu yüzden erime ısısı donma ısısına eşittir. (Le =Ld)
* Maddenin erimeye başladığı sıcaklığa erime noktası, donmaya başladığı sıcaklığa ise donma noktası denir. Erime ve donma noktası maddeler için ayırt edici bir özelliktir. Aynı madde için erime ve donma noktası birbirine eşittir. (Erime noktası = Donma noktası) Örneğin su sıfırın üstünde sıvı, sıfırın altında katıdır.(buz)
* Aktarılan ısı kütle ile doğru orantılı olarak artar veya azalır. O halde bir miktar maddeyi eritmek için gerekli ısı;  Q= m.Le  ile donması için dışarı vermesi gereken ısı  Q= m.Ld ile hesaplanır.
*Sıvı haldeki madde buharlaşma sıcaklığına geldiğinde sıcaklık sabit kalır.Çünkü verilen ısı maddenin tamamının gaz hale geçmesi için harcanmıştır.
*   Kaynama sıcaklığındaki 1 g saf sıvıyı, aynı sıcaklıktaki 1g buhar hâline getirmek için gerekli
ısıya buharlaşma ısısı denir. Sıvılar buharlaşırken aldıkları ısıyı yoğuşurken geri verirler. Bu sebeple buharlaşma ısısı yoğuşma ısısına eşittir. Buharlaşma ısısı Lb, yoğuşma ısısı Ly şeklindedir ve Lb=Ly dir.
* Farklı maddeler farklı buharlaşma - yoğuşma ısısına sahiptir. Bu sebeple buharlaşma - yoğuşma ısıları da maddeler için ayırt edici bir özelliktir.
* Sıvıların buharlaşması için gereken ısı miktarı kütleleriyle doğru orantılıdır. Kaynama sıcaklığındaki “m” gram sıvıyı buharlaştırmak için gerekli ısı Q= m.Lb bağıntısı ile , “m” gram buharın yoğuşarak sıvı hâle geçmesi için çevresine verdiği toplam enerji miktarı Q= m.Ly bağıntısı ile hesaplanır.
* Maddelerin buharlaşırken çevreden ısı alması ve yoğuşurken çevreye ısı vermesi, günlük hayatta birçok alanda karşımıza çıkmaktadır.  Buzdolabına konulan yiyeceklerin sulanması, yazın yolların ve mağaza önlerinin sulanması, kesildikten sonra güneşe konulan karpuzun soğuması, kolonya dökülen elin bir müddet sonra serinlemesi buna örnektir.
* Saf maddelerin belirli bir erime ve kaynama noktaları vardır, fakat saf olmayan maddelerin belirli bir erinme ve kaynama noktaları yoktur. Bu yüzden saf olmayan maddelerde kaynama süresince sıcaklık sabit kalmaz. Örneğin suya tuz atıldığında oluşan karışımda sodyum ve klor iyonları su moleküllerinin arasına girer ve suyun donma noktasını düşürür. Kışın yollara tuz dökülmesinin sebebi budur.
*Sıvılara karışmış olan katkı maddeleri ise sıvının kaynama sıcaklığını yükseltir. Örneğin suya tuz atıldığında kaynama noktası yükselecektir. Bu yüzden yemeklere atılan tuz, piştikten sonra atılırsa daha mantıklı bir karar verilmiş olacaktır.  

ISINMA – SOĞUMA EĞRİLERİ
 Şekildeki ısı kaynağı değiştirildiğinde,
*Taneciklerin birbirlerinden ayrılma süresi değişir. Daha fazla ısı verildiğinde tanecikler birbirlerinden daha kolay ayrılacaktır.
*Erime ve kaynama süresi değişir. Daha güçlü bir ısı kaynağıyla buz daha çabuk eriyip kaynamaya başlayacaktır.
* Erime ve kaynama sıcaklıkları değişmez. Isıtıcı ne kadar büyük olursa olsun su 0oC de erir,      100 oC de kaynar.  Su miktarının artması ya da azalması da erime ve kaynama noktasını değiştirmez.
* Erime ve buharlaşma ısıları değişmez. Erime noktası, kaynama noktası, erime ısısı ve buharlaşma ısı gibi özellikler ayırt edici özellikler olduğundan madde miktarına bağlı olmayıp, maddenin türüne bağlıdır.
*Bildiğimiz gibi 0 OC’ta su donar, buz erir; 100 OC’ta su kaynar, su buharı yoğuşur. Suyun miktarı değişse bile bu değerler değişmez.


14 Mart 2012 Çarşamba

Termometre Nasıl Yapılır?

Malzemeler:
-Plastik kapaklı dar boyunlu küçük cam şişe
-Oyun hamuru ya da yapışkan bant
-Sıvı yağ
-kase
-huni
-cetvel
-buz parçaları 
-kaynama sıcaklığında su
-mum
-1 adet çivi
-tükenmez kalem içi ya da şeffaf kamış


Yapılışı:
       Cam şişenin kapağını kamış geçebilecek şekilde ısıtılmış bir çivi yardımıyla deliniz.Kapaktan kamışın az bir kısmını geçiriniz.Kamışın sabit durması için kapakla kamış arasında boşluk kalmayacak şekilde oyun hamuru,yapışkan bant,mum gibi malzemelerden yararlanınız.Şişeyi ağzına kadar sıvı yağ ile doldurunuz ve kamış geçirilmiş kapak ile yağ dolu şişenin ağzını kapatınız.

       Hazırladığınız bu düzeneği içi buz parçalarıyla dolu bir kase içine koyunuz.Buz parçalarını arada bir karıştırınız.15 dakika sonra kamıştaki sıvı seviyesini uygun bir kalemle işaretleyiniz.Bu termometrenizin  0 °C noktası olacaktır.Daha sonra kaynayan bir su içerisinde şişeyi 5 dakika bekletiniz.Ardından kamıştaki sıvı seviyesini işaretleyiniz.Bu da 100 °C noktanız olacaktır.Ardından işaretlediğiniz noktalar arasındaki mesafeyi 20 eş parçaya bölecek şekilde işaretlerle belirleyiniz ve uygun sayıları işaretlediğiniz yerlere yazınız.(0,5,10,15............90,95,100 şeklinde yazmanız gerekiyor)


     Tebrikler!Bir termometre yaptınız:)


12 Mart 2012 Pazartesi

Termometreler

   Termometre, (thermos sıcaklık ve métron ölçü) sıcaklığı ölçmek için kullanılan alettir.Termometreler, sıcaklığı ölçülen maddelerin taneciklerinin kinetik enerjileri hakkında bilgi verir. Farklı iki maddenin sıcaklığı ölçüldüğünde termometreden okunan değerler, taneciklerin ortalama kinetik enerjisinin hangi maddede fazla olduğunu belirtir.
       
        Termometreler, ısıtılan maddelerin hacimlerinin artması (genleşmesi), soğutulan maddelerin hacimlerinin azalması (büzülmesi) esasına (prensibine) göre çalışırlar.n fazla kullanılan termometreler cıvalı termometrelerdir. Sıcaklığın çok düşük olduğu yerlerde ise donma sıcaklığı daha düşük olan alkollü termometreler tercih edilir.Meteorolojide CelsiusFahrenheit veya Kelvin gibi değişik ölçekler termometrelerde kullanılmaktadır.Cıvalı ve alkollü termometreler ile ölçülemeyen sıcaklık değerlerini ölçmek için metal termometreler kullanılır. Metal termometreler 1600oC sıcaklığa kadar olan yüksek sıcaklıkları ölçebilir. Fabrika ve fırınlarda bu tür termometreler kullanılır.

Duyular

http://www.biltek.tubitak.gov.tr/bilgipaket/duyular/index.html

8 Mart 2012 Perşembe

Genler ve DNA

http://www.biltek.tubitak.gov.tr/bilgipaket/gen/index.html


Klonloma Uygulamaları

http://www.biltek.tubitak.gov.tr/bilgipaket/klonlama/klonlama_uygulamalari.htm


Beyninizin Sınırlarını Zorlayın...


Bakış Açısı...


      Resimdeki genç kadını gördünüz mü? İnsanların %65'i genç kadını göremiyor...

Isınan bilgisayarlar tarihe karışacak!


Örümcek ipeği, bilgisayarların aşırı çalışmaktan ısınarak devre dışı kalmalarını önlemekte büyük bir atılım sağlayacak.


   Bilim insanları, örümcek ipeğinin, dünyadaki diğer tüm materyallere kıyasla ısıyı çok daha iyi iletme özelliği olduğunu tespit etti.Iowa Üniversitesi tarafından altın küre örümcekleri üzerinde yapılan araştırmaya göre, örümceğin ipeği geçmişte test edilen tüm organik materyallere kıyasla ısıyı 800 kat daha iyi iletebiliyor.Örümcek ağının bu özelliği, ısıyı dağıtma özelliği bulunan maddelerden yapılan bilgisayarlarda, ilk kez bir organik materyalin kullanılabileceği düşüncesini ortaya attı.

  Advanced Material dergisinde yayımlanan araştırmanın başında yer alan Xinwei Wang, örümcek ipeğinin 416 W/m-K (watt/metre Kelvin) oranında ısı dağıtabildiğini ölçtü. Aynı oran, bakırda 401 W/m-K. İnsan derisi ise elektriği ancak 0.6 W/m-K oranında dağıtabiliyor.Örümcek ipeği, dünyada ısıyı en iyi dağıtan materyallerden biri olan bakırı geride bırakırken, iyi ısı ileten silikon alüminyum ve saf demir ile karşılaştırıldığında yine üstün gelmeyi başardı. Wang, örümcek ipeğini sadece elmas ve gümüşün geride bırakabildiğini ifade etti.

İPEKTEN YAZLIK ELBİSELER
   Bilim insanları, örümcek ipeğinin iletkenliğinde yatan sırrın kendine özgü moleküler yapısından kaynaklanıyor olabileceğini belirtti. Örümcek ipeği, kendini çok çabuk onaran sert, kristal parçalarla, dinamik ve elastik parçaların bir araya gelmesiyle oluşuyor.Wang ve ekibi, örümcek ipeğinin tasarımını inceleyerek iletkenlik özelliğinin daha iyi anlaşılabileceğini düşünüyor. Böylece, bir gün elektronikten, yazlık elbiselere kadar birçok alanda örümcek ipeği kullanılabilir.

Mars'taki İlginç Hortum

      Mars'ta yaşanan hortumlar 30 yıldan bu yana gözlemleniyor.  Hatta, Mars’ın yüzeyinde hortumların oluşturduğu çizgilere çok sık rastlanıyor. Mars’ın kuzeyindeki Amazonia Planitia bölgesinde 16 Şubat’ta çekilen hortum, gök bilimciler tarafından 30 yılın en sanatsal hortumu ilan edildi.Mars’taki hortumların boyu 800 metreye ulaşabiliyor. Genişlikler ise yaklaşık 30 metre oluyor. Esintinin hızıyla kızıl kumlar hortuma yakalanırken, Güneş ışıkları ise hortum boyunca uzanan bir gölge oluşturuyor.

          Kızıl Gezegen’deki hortumların, Dünya’dakilerden bir farkı yok. Daireler çizerek ilerleyen hava, yakaladığı tozla görünür hale geliyor. Güneş’in ısıttığı Mars yüzeyinde hortumlara sıkça rastlanıyor. Yüzeye yakın olan atmosfer tabakası ısındıkça, hava, üzerindeki soğuk katmanın içinden yükseliyor ve daireler çizmeye başlıyor.

Mars'taki atmosferin büyük bir kısmı karbondioksit gazından oluşuyor.NASA, Mars’taki hortum ve rüzgarların sıkça yaşanmasından oldukça memnun. Çünkü Mars keşif aracı Oppurtunity’nin güneş panelleri, bu hava olaylarıyla kumdan temizleniyor.

Güneşte Şiddetli Patlama!

    Colorado bulunan Uzay Hava Tahminleri Merkezi, salı gecesi Güneş'te son beş yılın en şiddetli patlamasının meydana geldiğini ve ortaya çıkan radyasyonun çarşamba gece yarısından itibaren Dünya'da iletişim ve elektrik sistemlerini etkileyebileceği uyarısında bulundu.Manyetik fırtınanın, elektrik sistemlerini etkileme potansiyeli taşıdığını belirten yetkililer, fırtınanın yaydığı elektro manyetik dalgaların uydulara da zarar verebileceğini söyledi.Yetkililer, fırtınanın yol açtığı radyasyon nedeniyle Kuzey ve Güney Kutbu üzerinden uçuşların da yapılamayacağını kaydetti.

 Güneş Patlaması Nedir?

       Enerji salınımı bakımından güneş yüzeyi üzerinde meydana gelen en şiddetli olaylardan biri gecici enerji boşalmaları olarak tanımlayabileceğimiz güneş patlamalarıdır. Patlamalar, yerden yapılan görsel bölge gözlemlerinde güneş üzerinde parlak alanlar olarak, radyo bölgede yapılan gözlemlerde ise ani gürültü artışları (Radio Bursts) olarak gözlenirler. Yaşam süreleri bir kaç dakika ile bir kaç saat arasında değişir. Bunlar güneş sistemimizde gözlenen, en şiddetli patlama olaylarıdır. Hiroşima'ya atılan bombanın yaklaşık 40 milyon katı bir enerjiye sahiptirler. Çok güçlü magnetik alanların parçalanmaları ve yeniden birleşmeleri patlamaların oluşması için gerekli olan ilk enerji kaynağını oluşturur. Gamma ışınım, X-ışınım, görsel ışınım ve radyo ışınım gibi elektromagnetik spektrumun hemen hemen her dalga boyunda ışınımda bulunurlar.



Frekans Gösterisi.Görmek için Tıkla

7 Mart 2012 Çarşamba

Isı ve Sıcaklık

       Bütün maddeler taneciklerden oluşmuştur.Maddenin bulunabileceği bütün hallerde tanecikler hareket halindedir.Bu sebeple maddeyi oluşturan tanecikler kinetik enerjiye sahiptirler.Bir maddeyi oluşturan taneciklerin sahip oldukları kinetik enerjilerinin toplamına ısı denir.Isı bir enerji türüdür ve kalorimetre kabı ile ölçülür.Isının enerjisini ölçmek için ortamda bir sıcaklık farkı olması gerekir.Çünkü sıcaklık farkının bulunmadığı ortamlarda ısı alışverişi gerçekleşmez.


         Sıcaklık ise bir maddeyi oluşturan taneciklerin sahip olduğu kinetik enerjilerinin ortalaması( yani tek bir taneciğin sahip olduğu yaklaşık bir değer) olarak tanımlanır.Maddeleri oluşturan taneciklerin tümünün kinetik enerjilerinin aynı olması beklenemez.(Çarpışma,enerji aktarımı gibi sebeplerden dolayı).Bundan dolayı tek bir taneciğin sahip olduğu kinetik enerji,diğer tanecikler ile aynı olmaz.O yüzden sıcaklığın tanımı "ortalama kinetik enerjilerinin bir göstergesi" olarak yapılmıştır.Sıcaklık bir enerji türü değildir.Sıcaklık taneciklerin sahip oldukları enerjinin bir göstergesidir.Yani bir ölçümdür.Sıcaklık termometre ile ölçülür.


          Sıcaklığın var olma sebebi ısı enerjisidir.Çünkü sıcaklık ısı enerjisinin bir göstergesidir.Bir maddeye ısı verildiğinde taneciklerin kinetik enerjisi artar.Dolayısıyla tek bir taneciğin sahip olduğu ortalama kinetik enerji de artacaktır.Yani ısı alan maddelerin sıcaklığı da artar.


             NOT: Yukarıdaki metinde de anlatıldığı gibi ısı ile sıcaklık farklı kavramlardır.Ancak günlük hayatımızda bu iki kavram çok karıştırılmaktadır.Bu yüzden yukarıdaki bilgileri dikkate alarak günlük hayatımızda uygun kavramları uygun yerlerde kullanmaya dikkat edelim. Esen kalın:)

6 Mart 2012 Salı

Destek ve Hareket Sistemi (Discovery Channel)


Kalbin Yapısı ve Çalışması


Örümcek ipeği dile geldi!


Nara Üniversitesi'nden Shigeyoshi Osaki, BBC'ye yaptığı açıklamada, laboratuvarında beslediği örümceklerin ürettiği ipek telleri kullanarak yaptığı keman tellerinin geleneksel tellere benzer "yumuşak ve içe işleyen bir tını" çıkardıklarını söyledi. 


Karmaşık ağlarıyla tanınan 300 dişi "Nephila maculaka" örümceğinden elde ettiği yaklaşık 5 bin ipek telini önce aynı yöne döndürerek bir tür ip oluşturduğunu belirten Osaki, daha sonra bu iplerden üçünü ters yöne çevirerek keman tellerini elde ettiğini ifade etti.    










Elde ettiği telin gerilim gücünü ölçen Osaki, örümcek ipinden telin, bağırsak kullanılarak yapılan telden daha az, alüminyum kaplı naylon telden ise daha çok gerilime dayanabildiğini belirledi.Elektron mikroskobu ile incelendiğinde kusursuz bir biçimde yuvarlak olduğu görülen keman telden alınan kesitler ise ipek tellerin aralarında boşluk kalmayacak biçimde birbirine geçtiğini ortaya çıkardı.   Osaki, örümcek ipeğinden teli deneyen profesyonel kemancıların telin çok hoş bir tını çıkardığını ve yeni bir müziğe öncülük edebileceğini belirttiklerini sözlerine ekledi.Uzun süre örümcek ipeğinin mekanik özelliklerini araştıran Osaki, 2007 yılında "Polymer Journal" adlı dergide örümceklerin ucundan sarktıkları ipek tellerin gücü ile ilgili bir makale yayımlamıştı. 


Kaynak:AA

5 Mart 2012 Pazartesi

Proje Nasıl Hazırlanmalıdır?


Proje Nedir?
     Proje, önceden belirlenmiş bir süre içerisinde değişim yaratmayı hedefleyen, birbiriyle ilişkili amaç ve hedefleri olan, uygulanması sonucunda çeşitli ürünlerin elde edildiği bir çalışmadır. Bilimsel bir çalışma olan projede; gözlem yaparak bilgi toplama, elde edilen bilgilerin düzenlenmesi, bilgiler arasında neden-sonuç ilişkisinin olup olmadığının araştırılması söz konusudur (TÜBİTAK-Proje YarıĢmaları Kitapçığı 2010, 
Proje Rehberi, s:18)
      Proje süreci, proje fikrinin ortaya çıkışıyla başlayan ve bu fikrin kâğıda dökülmesi, geliştirilmesi,yürütülmesi, tamamlanması ve değerlendirilmesinin ardından yeni proje fikirlerinin üretilmesine kadar olan süreçleri içerir.Proje konusunu belirlerken proje internet sayfasında yer alan Proje Bankasını incelemek, sizin çalışmanızın özgün olup olmadığını, daha önce benzer projelerin yapılıp yapılmadığınıöğrenmenizi sağlayacaktır. Proje bankası daha önce yapılmış çalışmalara ulaşılabilen bir arama motoru niteliği taşımaktadır. 
UYARI: Proje bankasında arama yapabilmeniz için en az 3 karakter girmeniz 
gerekmektedir.


      Projenin her aşamasında bilimsel çalışmanın bütün özelliklerinin görülmesi gerekir. Bilimsel yöntem,gözlemleri-olayları açıklamak ve sorulara cevap vermek için kullanılan deneysel bir süreçtir.
      Bilim adamları doğadaki neden-sonuç ilişkilerini belirlemek için bilimsel yöntem kullanır. Başka bir deyişle onlar, bir deney tasarlayarak bir ögeyi başka bir ögenin “nedeni” haline getirirler böylece diğerini-sonucu,tahmin edilebilir hale dönüştürürler.Yapacağınız projedeki çalışmalarınızda bilimsel yöntem izlemek, sorunuzu belirlerken, varsayımınızı geliştirirken, deneyinizi tasarlarken, yaparken ve değerlendirirken sizlere yardımcı olacaktır.

Telefon hatası mı, gerçek mi?


Antik Maya kenti Chichen Itza’da, bir turistin 2009 yılında iPhone’uyla çektiği fotoğrafta beliren esrarengiz ışık, bilim dünyasında tartışma konusu oldu.

Ailesiyle beraber 2009 yılında antik kent Chichen Itza’yı gezen Hector Siliezar, iPhone’yla Maya tanrısı Kukulkan adına inşa edilen El Castillo piramidinin üç fotoğrafını çekti. Yağmur bulutlarının gökyüzünü kaplamaya başladığı esnada çekilen fotoğraflarda, kutsal piramidin tepesinden gökyüzüne uzanan bir ışın demeti belirdi.
Siliezar’ın çektiği ilk iki fotoğrafta, kara bulutlar antik kentin üzerini kaplamaya başlarken görülüyor ve hiçbir olağandışı durum bulunmuyor. Ancak üçüncü fotoğrafta, piramidin zirvesinden göğe uzanan muntazam bir ışın görülürken, arka planda bir yıldırım çakıyor.




Çektiği fotoğrafları bilim insanlarıyla paylaşan Siliezar, Earthfiles.com sitesine şu açıklamayı yaptı: “Piramidin tepesindeki ışın demetini ne ben, ne eşim, ne de çocuklarım gördü. Sadece kamerada belirdi... Ne turist rehberi ne de diğer turistler önceden böyle bir şeye rastlamadıkları söyledi” dedi.
Siliezar’ın fotoğrafları, 2012 kehanetlerine odaklanmış sitelere düşmekte gecikmedi. Bu sitelere göre, Mayaların Beşinci Güneş Döngüsü’nün sonuna işaret eden Haab takviminin son günü olan 21 Aralık 2012 öncesinde, Tanrılar bir uyarı ışığı gönderdi. Yoksa fotoğraf bir iPhone hatasından ibaret mi?

SÖZ BİLİM İNSANLARININ
Arizona State Ünivesitesi’nde akademisyen ve Mars Uzay Uçuş Tesisi araştırma teknisyeni olan Jonathon Hill, Siliezar’ın çektiği fotoğrafın bir iPhone hatası olduğuna neredeyse emin. Uydular ve Mars yüzeyindeki keşif robotları tarafından çekilen fotoğraflar üzerinde çalışan Hill, donanımlardan ve diğer şartlardan kaynaklanan hataları tespit etmek konusunda uzman.
Hill, Maya piramidinin (aynı zamanda tapınağı) üzerinde beliren “ışının”, iPhone kamerasının görüntüde beliren ışığı doğru algılayamamasından kaynaklandığını ifade etti.
Sadece yıldırım çaktığı esnada piramidin üzerinde ışın demeti oluştuğuna dikkat çeken Hill, “yıldırımın iPhone kamerasının ışığa duyarlı CCD algılayıcısını geçici olarak bozmuş olabileceğini” belirtti. Böylece, görüntüdeki kolonda yeralan piksellerin dengeleme değerleri bozuldu veya kameranın lensinde yaşanan bir yansıma yanlış algılamaya neden oldu.
Hill ayrıca, “yıldırım çarpmasının neden olduğu parlaklığın kolondaki piksellere eklenerek aşırı parlaklığa neden olma ihtimalini” savundu. Photoshop ve diğer yazılımlarla yapılan analizlerde, piramidin tepesindeki ışın demetinin muntazam bir dikeyliğe sahip olması da şüpheleri artırdı. Life’s Little Mysteries sitesine konuşan Hill, “fotoğrafı çeken kişinin piksel boyutuna kadar kamerayı ışın demetine mükemmel bir dikeylikte tutması oldukça düşük bir olasılık” dedi.
Kısaca, ışın demetinin CCD’deki bir piksel kolonunu temsil ettiği düşünülüyor. Bu da, aşırı parlaklık yüzünden birbirlerine elektronik olarak bağlı olan piksellerin, dikey bir ışın demeti olaral belirmesini öngörüyor.



2 Mart 2012 Cuma

7 cüceler şifrenizi hatırlamanıza yardım edebilir


Süpermarkete gittiniz, ama alışveriş listesini evde unuttuğunuzu fark ettiniz. Ya da kredi kartınızın şifresi bir türlü aklınıza gelmedi. İşte bu gibi durumlara düşmemek için bazı teknikler var.
    Elektronik posta adresininizin şifresini ya da yakınlarınızın doğum günlerini hatırlamak için birkaç değişik metot bulunuyor. Bonn Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Nörolog Christian Elger, dahi olmayanların günlük yaşamlarında nasıl her şeyi daha iyi hatırlayabileceğini şöyle açıklıyor:
   “Eğer çok karmaşık şeyleri aklınızda tutmanız gerekiyorsa, bu en iyi çağrışımlar sayesinde mümkün olabilir. Örneğin alışveriş listesini evde unuttuysanız, gözlerinizi kapatıp evde nasıl temizlik yaptığınızı düşünün. O zaman aklınıza temizlik için ihtiyacınız olan ürünler gelecektir ve tabii bununla birlikte hangisinin evde eksik olduğu da. Bu şekilde unuttuklarınızı kolayca hatırlayabilirsiniz.”


ÇAĞRIŞIM KODLAMASI 
    Sadece günlük yaşamda değil, çağrışımlar sayesinde hatırlama tekniğini tüm matematikçiler kullanıyor. 8 kez Dünya Matematik Şampiyonu olan Gert Mittring de bunlardan biri. Mittring, çağrışım kurarken yaratıcı ve kişisel davranılmasını öneriyor ve "Böylece beyindeki algılama ve hatırlama faaliyetlerini düzenleyen gri hücreler, daha fazla çalıştırılabiliyor" diyor.
     Mittring, “Olaylar ile kendi karar, hobi veya daha da güzeli kendi özel ilgi alanlarınız arasında bir bağlantı kurabilirsiniz. Örneğin ilgi alanınız astronomi ise, bu alandaki bilgileri çağrışım oluşturmak için kullanabilirsiniz. Benim işim sayılarla ilgili olduğu için ben de onların özelliklerini çağrışım olarak kullanmaya çalışıyorum. Bu çok yaygın bir teknik değil. Örneğin 251 sayısını hatırlamam gerekiyorsa, o zaman şu bağantıyı oluşturuyorum: Binin dörtte birinden büyük, en küçük sayı diye bir mesaj bırakıyorum hafızama” diye konuşuyor.

SAYILARDAN HİKAYE OLUŞTURMAK 
    Gerçi Mittring bu tarz bir çağrışımın birçok insan için uygun olmadığını öne sürüyor. Ünlü matematikçi “Dünya Şampiyonu ile Hesap” adlı çıkardığı kitabında ise normal zekaya sahip insanlar için bazı tüyolar veriyor. Örneğin unutulmaması gereken karmaşık bir şifreniz varsa, sayılarla hikaye oluşturmak iyi bir çözüm olabilir.
    Mittring’e göre diyelim ki 047 kombinasyonunu hatırlamak zorundasınız. O zaman 0 rakamı, size en kolay kahvaltı yumurtasını, 4 rakamı, dört yapraklı yoncayı ve 7 rakamı da yedi cüceleri çağrıştırıyor. Bu çağrışımlardan “Kahvaltı yumurtası dört yapraklı yoncanın üzerindeki yedi cücelerin yanında duruyor” diye bir hikaye çıkarılarak, şifreyi hatırlamak kolaylaştırılabiliyor.
     Ancak bunun dışında da çağrışım teknikleri bulunuyor. Nörolog Elger, yine beyindeki gri hücreleri daha çok çalıştıran bir Loci tekniğini öneriyor:
   “Uzun süren karmaşık bir proje, olay ya da sorun söz konusu ise o zaman sanal tekniği önerebilirim. Yani gözlerinizi kapayın ve düşünerek kendi evinizin içinde dolaşın. Bu esnada her köşeye kafanızda bir belge yerleştirin. Böylece daha sonra bu belgeleri doğru sıra ile hatırlamanız mümkün olacaktır.”
DUYGULARLA ÇAĞRIŞIM 
     Önemli şeyleri hatırlamak için bir başka önemli çağrışım tekniği daha var. Nöroloji uzmanı Doktor Elger’e göre hatırlanılması gereken olgu veya bilgi ile duygusal bir bağlantı kurulursa, bu bilgileri sürekli hatırlamak çok kolay olacaktır.
     Elger, “Duygular sayesinde bilgileri hafızanıza kazıyabilirsiniz. Bu genelde hepimizin bilinçiz olarak zaten yaptığı bir şeydir. Hayatımızda olumlu ya da olumsuz büyük bir öneme sahip olan şeyleri, çok daha iyi hatırlarız. Evlendiğimiz gün ya da önemli bir doğum günümüz ya da 11 Eylül terör saldırısı gibi. Örneğin o gün saldırı haberini öğrendiğinde ya da televizyonda gördüğünde nerede olduğunu hatırlamayan, çok az insan vardır” diye konuşuyor.
     Güçlü duyguların matematikçilerin en büyük yardımcısı olduğunu söyleyen Mittring de kredi kartı şifrenizi unutmamanın en iyi yolunun bu üç çağrışım seçeneği olduğunu ileri sürüyor. Mittring beyin antrenmanı yapıp onu formda tutmak için de “İddialı araştırmalar hakkında bir şeyler okuyup çevrenizdeki kişilerle bu konular üzerine tartışın” önerisinde bulunuyor.























Atomun Yapısı


Akıl Hastalığı Tedavi Edilecek


      Bilimadamları, aile geçmişinde akıl sağlığı sorunları bulunan kişilerden toplanan hücrelerden beyin hücresi geliştirdiklerini açıkladı.

     Yeni tedavi yöntemlerinin de bu örnekler üzerinde sınandığı belirtildi. Bugüne dek yeni tedavi yöntemlerinin denemelerinde sadece, ölen şizofreni ve bipolar bozukluk hastalarından alınan beyin hücreleri kullanılabilmişti.

Sorunlu genlere sahip kişilerin derisinden ya da saç tellerinden alınan canlı hücrelerin geliştirilmesinin, yeni tedaviler için yapılan testlerdeki doğruluk payını artıracağı belirtiliyor.

      Araştırmacılar bu sayede akıl sağlığı sorunlarını daha iyi anlamayı, uygulanan tedavileri geliştirebilmeyi umuyor.Ayrıca bu uygulama, hayvanlar üzerindeki denemelere olan bağımlılığın da azalacağı anlamına geliyor.Edinburgh Üniversitesine proje için bir milyon sterlinlik fon sağlandı. Proje kapsamında, hastaların derisinden ya da saç tellerinden alınan hücrelere dayanarak yeni yöntemler geliştirilebilmesi de amaçlanıyor.
Sonuç veren tedavi
    Edinburgh Üniversitesi Biyolojik Psikiyatri Profesörü Andrew McIntosh, bipolar bozukluk ve şizofreni tanısı konmuş kişilerden alınan deri örneklerinden farklı türde beyin hücreleri ürettiklerini açıkladı. Bu hücreler laboratuar ortamında bir kez geliştirildiğinde, nörolojik fonksiyonları üzerinde araştırmalar yapılabiliyor. Bu hücrelerin türlü psikiyatrik tedavilere nasıl karşılık verdiği incelenebiliyor.Uzmanlar böylece yeni ilaçlar geliştirebileceklerine inanıyor. Dünya nüfusunun yüzde 1 ila 4'ü bipolar bozukluk ya da şizofreni tanısı konmuş kişilerden oluşuyor. Bu rahatsızlıklara karşı etkili tedavi yöntemleri ise pek bulunmuyor.Sebepleri hakkında pek az bilginin bulunduğu bu rahatsızlıklar genetik özellik taşıyabiliyor. İngiltere'de bir milyonu aşkın kişi bu rahatsızlıklardan muzdarip.

Isının Akış Yönü


Elementler ve Özellikleri

   Aynı cins atomlardan oluşan, fiziksel ya da kimyasal yollarla kendinden daha basit ve farklı maddelere ayrılamayan saf maddelere element denir.
    Elementler çok sayıda atomdan oluşur ve elementleri oluşturan atomlar aynı cins atomlardır. Çok sayıda aynı cins atom birleşerek görünür boyuta geldiklerinde elementleri oluştururlar.Bir elementi oluşturan bütün atomların büyüklükleri yani şekilleri (ve atomları arasındaki uzaklık) aynıdır. Fakat bir elementin atomları ile başka bir elementin atomlarının büyüklükleri yani şekilleri farklıdır (ve atomları arasındaki uzaklık).Elementi oluşturan atomların birbirine olan uzaklığı elementin katı, sıvı ve gaz haline göre değişebilir.
   

Bazı elementleri oluşturan aynı cins atomlar doğada tek başlarına bulunurlar. Böyle atomlara sahip elementlere atomik yapılı elementler denir. Atomik yapılı elementlerin en küçük taneciği atomlardır.

Örnek: Demir, bakır, alüminyum, çinko, kurşun, altın gibi elementler atomik
yapılıdır.


    Bazı elementleri oluşturan aynı cins atomlar doğada ikili gruplar halinde bulunurlar. Böyle atomlara sahip elementlere moleküler yapılı elementler denir. Moleküler yapılı elementlerin en küçük taneciği moleküllerdir.

     Örnek: Hidrojen, oksijen, iyot, karbon, fosfor, kükürt, azot…

1 Mart 2012 Perşembe

Destek ve Hareket Sistemi Değerlendirme Testi

1) Aşağıda belirtilen özelliklerden hangisi,düz kaslara ait değildir ?


A ) Tek bir çekirdek taşımak.
B ) İstemli çalışmak
C ) Dolaşım,solunum,sindirim organlarında bulunur.
D ) Düzenli ritmik çalışmak.


2) Çizgili kasla düz kasın ortak özelliği aşağıdakilerden hangisidir?
A ) Hızlı kasılmaları.
B ) İ stemli çalışmaları.
C ) Çabuk yorulmaları.
D ) Enerji kullanmaları.

3) Bir kolun kaslarla hareket ettirilmesi sırasında aşağıdaki olaylardan hangisi gerçekleşmez ?
A ) Enerji  kullanımı olur.
B ) Isı açığa çıkar.
C ) Kasların hepsi gevşer.
D ) Kasların bazıları kasılır.

4)    I. Enerji tüketimi fazladır.
      II. İstemsiz olarak çalışır.
     III. Çabuk yorulurlar. 
   Yukardaki özelliklerden hangileri düz kaslara  ait özelliklerdir ?

A ) Yalnız I                                  B ) I-II
C ) I-III                                      D ) II-III

5) Aşağıdakilerden hangisi isteğimiz dışı olan hareketlerdir ?

A ) Nefes alma                    B ) Yemek yeme
C ) Yürüme                          D ) Düşünme

6)   I. Kolun bükülmesi
     II. Yer değiştirebilme
    III.Böbreklerde kanın süzülmesi.
İnsanda yukarıdaki olayların hangileri kasların hareketleri ile sağlanır ?


A ) Yalnız I                B ) I-II
C ) I-III                     D ) II-II

7) Gövde iskeletinde bulunmayan kemik hangisidir ? 


A ) Sırt omuru        B ) Kaburgalar

C ) Göğüs kemiği    D ) Uyluk kemiği


8)Baş iskeleti için verilenlerden hangisi yanlıştır?
A ) İçinde beyin vardır.
B ) Yapısında oynamaz eklemler vardır.
C ) Yassı kemiklerden oluşur.
D ) Başın hareketini baş eklemleri sağlar.


9) Kan hücreleri kemiğin hangi kısmında üretilir ? 

A ) Sert kemikte      B ) Kıkırdakta
C ) Kırmızı ilikte        D ) Kemik zarında

10) Kemiğin yapısında enine-boyuna büyümeyi 
sağlayan yapılar hangileridir ?
A ) Kemik zarı-sarı ilik 
B ) Kıkırdak-süngersi kemik
C ) Sert kemik-süngersi kemik
D ) Kemik zarı-kıkırdak